Beğen 2

O GÜN

Yüksek ateş… Peygamber hasta…
Dökünmekte kırba kırba su.
Müminlerin en derin yasta,
Ya giderse, diye korkusu.

Bir an, bir an, çalkalandı Mescit;
O göründü; halsiz, renk kaçık.
“Kapatılsın dedi, her geçit!
Ebubekir kapısı açık…”

“Her kul gibi, benim de elbet,
Hesaplıdır senem ve ayım.
Lahza geçme, erişir nöbet;
Kim kalmış ki, ben de kalayım?”

“Bir kula, ya Rabbin, ya dünya;
Seç dediler, deş de kalbini!
O kul da, hür bırakıldı ya,
Düşmeden seçti Rabbini.”

“Arkasından kimi dürttüysem,
İşte arkam, gelsin ve vursun!
Kime borcum varsa tek dirhem,
Orta yerde malım, buyursun!”

“Kızım, kutlu soya ocaksın!
Bitti diye bak, hayatıma!
Bana ilk, sen kavuşacaksın!”
Ağlıyorken güldü Fatıma.

Ayişenin göğsünde başı,
Son sözleri şu:”Yüce Dosta!”…
Ve son nefes, çığlık, gözyaşı…
Güneş varken güneş paydosta.

O gün, o gün, pazarertesi;
Bütün büyük oluşlar o gün.
Bu dünyanın bundan ötesi,
Sade hasret, gurbet ve sürgün.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz