Beğen 1

MUSTAFA SEYİD SÜTÜVEN BİYOGRAFİSİ

m-seyit-sutuven(1908 – 14 Ekim 1969)

Sözüm var, söyler dilim yok
Sazım var, inler telim yok
Acı var, yas var, ölüm yok
Bir bozulmaz düzenmişim.

Bir Edremitli Şair olan Mustafa Seyid Sutüven, hece, aruz ve serbest vezinlerin tüm olanaklarından faydalanmış ve gönül bağlarımızı halen sulamaktadır. Şairimizin “Sutüveren Şelalesi” adlı şiiri ile Kazdağlarının yeşil yamaçlarındaki Şelale ve Edremit’in tanıtımında büyük etkisi olmuş ve edebi eserlerin en önemli belgesi olarak tarihe geçmiştir.
Mustafa Seyid Sutüven kimdir?

1908 yılında Edremit’te doğdu. Dedesi Feridüddin Attar’ın Pendnamesi’ni manzum olarak Türkçeye eçviren Hacı Galip Efendi’dir.Edremit Nümune İlkokulu’nu bitirdikten sonra Balıkesir Lisesi’ni dışardan bitirdi. Babası gibi ticaret hayatına atıldı, uzun yıllar Edremit´te bir kırtasiye mağazası işletti, maden ticareti yaptı. Edremit Zeytinyağı Satış Kooperatifi’nde müdürlük, İzmir Zeytinyağı Kooperatifi’nde yönetim kurulu başkanlığı yaptı.
En çok bilinen şiiri “Sutüven” Kaz Dağları’nda bir şelalenin adıdır ve şair soyadını bu şelaleden almıştır. Belli bir kalıp ve akıma bağlı kalmayarak aruz, hece ve serbest vezinle yazdı.

Sutüven
Bir kayadan duman duman
On iki metre atlıyan,
Dağ kokusuyla yüklü su.

Boşluğa fırlayınca saç,
Düştüğü yerde üç kulaç
Mavi su, ak köpüklü su.

Şi’rin elindesin bugün,
Eski masalların bütün,
Canlanacak birer birer.

Ahkalılar da bir zaman,
Şair, ilâhe, kahraman,
Şi’rini burda içtiler.

Hepsi tapardı rengine,
Raslamamıştı dengine,
Hiçbiri mor Teselya’da.

Öyle füsunludur bu yer,
Şi’rine borçludur Homer.
Çünkü senindir İlyada.

Eski uzun zamanların,
Tığ gibi kahramanların,
Türküsüdür yanık sesin.

Dağda hayatı uyandıran,
Taşları duygulandıran,
Yerdeki son ilâhesin.

Afrodit, Afrodit’ken ah,
Dağdan inerdi her sabah
Elde gümüş hamam tası.

Burda çıkardı örtüden
Kimseye gösterilmeyen
Göğsü, vücudu, kalçası.

Burda Yunan, Moğol, Mısır,
Med, Roma, Türk, asır asır,
Taptı döküldüğün yere.

Tanrıların konakları,
Orduların otakları,
Burda ererdi göklere.

Söylediğim masal değil,
Atları kahraman Aşil
Burda sulardı bir zaman.

Burda gezerdi Keykubat,
Burda keserdi Mihridat,
Burda içerdi Antuan.

Göğse nasıl batarsa diş,
Öyle derinden işlemiş
Taşlara Hektor’un izi.

Söyle, fakat bugün neden,
Böyle güzelliğinle sen,
Kulluğa almadın bizi.

Halbuki bir Yunan kadar,
Hüsnüne her tapan kadar,
Tapmayı biz de anlarız.

Bizleri başka görme sen,
Hüsnü Huda kadar seven,
Gönlü temiz adamlarız.

Hepsini at da bir yana,
Bari o günlerin bana
Şi’rini söyle tatlı su.

Şi’rini geldiğin yerin
Şi’rini eski günlerin
Söyle köpük kanatlı su…

Lirizminin ve söyleyişinin kuvveti, yerine göre halk şiirimizdeki kalıcı imkanlardan ve Yunan mitolojisinden iyi faydalanışı ile, hiç kitap çıkarmadığı, dergilerde çok az göründüğü halde, unutulamayan şairlerimiz arasına girdi. Nev-Yunanilik ve Akdeniz Havzası edebiyatı tesirinde kalmıştır.

Şiirleri Servetifünun-Uyanış, Yeni Ses, Türk Dili, Yeditepe gibi dergilerde çıkmıştı. Bütün şiirleri, ölümünden sonra Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları´ndan 1976’da çıktı.
14 Ekim 1969 tarihinde İzmir’de ölen Mustafa Seyit Sutüven, İstanbul´da Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülüdür.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz